Fatol beyin hasarının kırık iyileşmesi üzerine etkileri
Özet
Trafik kazalarının sebep olduğu mortalite ve morbidite tüm dünyada önemli bir
sağlık meselesi olmaya devam etmektedir. Trafik kazaları, politravma, kafa travması,
travmatik beyin hasarı ve alt ekstremite kırıklarının başlıca sebeplerindendir.
Bu çalışmada; araç güvenlik standartları, tüm dünyadaki trafik politikları,
politravmalı hastaya yaklaşım ve travmatik beyin hasarı sonrasında hızlanan kemik
iyileşmesinin moleküler ve hormonal sebepleri incelendi.
Yapılan sıçan deneyinde ise bu fenomende beynin motor korteksinin mi yoksa duysal
korteksinin mi daha aktif olduğu araştırıldı.. Deney; sağ motor korteksi hasarlı ve sol
femuru kırık, sağ somatosensör korteksi hasarlı ve sol femuru kırık, beyin hasarı
olmayan ve sol femuru kırık kontrol grubu olmak üzere 3 grup sıçan ile planlandı.
Çalışmadaki fokal beyin hasarları “Paxinos ve Watson Stereotaksik Sıçan Beyin
Atlası” (1) baz alınarak tasarlandı. Diffüz beyin hasarlı pozitif kontrol grubu ise
Marmarou’nun ağırlık düşürme modeli (2) ile çalışmanın başında planlandı fakat
önçalışmada %100’e ulaşan mortalite sebebiyle bu gruptan vazgeçildi. Nöroanatomik
yolakların çapraz seyri nedeniyle fokal beyin hasarları sağ serebruma ait motor ve
somatosensöryal kortekslere Feeney’in ağırlık düşürme modeli (2) modifiye edilerek
kraniostomi ile açığa çıkarılmış dura mater üzerine 15 cm yükseklikten 20 gram
pirinç ağırlık, 3.5 mm çaplı steinmann çivisi üzerine düşürülerek yapılırken, femur
kırığı ise aynı seansta kapalı basit transvers olarak sol femurda Bonnaren ve
Einhorn’un kapalı kırık modeli kullanılarak oluşturuldu (3). Bu modelde 1 mm
Kirschner teli ile perkütan intramedüller tespit sağlandıktan sonra, 15 cm yüksekten
1.1 kg ağırlık düşürüldü ve röntgen filmleri ile tespit materyalinin yeri ve oluşturulan
kırık doğrulandı. Operasyon sonrası takip eden ikinci günde kafa travmalı 2 gruptan
rastgele 2, toplamda 4 sıçan, beyin korteks hasarının doğrulanması amacıyla
sakrifiye edilip, patolojik incelemeye tabi tutuldu. Deneyin takibi süresince 1., 3. ve
6. haftalarda sıçanların femur kırık hattında oluşan yeni kemik doku röntgen filmleri
iv
ile kayıt altına alındı; eş zamanlı olarak kan Alkalen Fosfataz (ALP) düzeyleri
biyokimyasal olarak incelendi (4). 6. haftada ise tüm sıçanlar sakrifiye edildi.
Çalışmanın sonunda her üç grubunda femurlarında kaynama görüldü fakat kallus
miktarları arasında bariz bir fark bulunamadı.