Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.advisorKuşcu, Esra
dc.contributor.authorYalçınkaya, Cem
dc.date.accessioned2015-02-17T08:57:10Z
dc.date.available2015-02-17T08:57:10Z
dc.date.issued2005
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/11727/1679
dc.description.abstractİnsan endometriumu, anatomik olarak gebeliğin tutunduğu ve muhafaza edildiği, yaşam boyunca histolojik ve yapısal değişikliklerin meydana geldiği bir dokudur (11). Endometrial hiperplaziler, progesteron etkisi altında olmayan hassas endometriumun devamlı östrojenik etki altında kalması sonucu ortaya çıkan ve endometrium karsinomuna ilerleme potansiyeli olan bir patolojidir (15,18-20). Endometrium kanseri, özellikle gelişmiş ülkelerde jinekolojik kanserler arasında en sık görülen kanser türüdür (26). Türkiye’de de, kadınlarda en sık rastlanan kanserlerden biridir(3). Yüksek insidansına karşılık kanserden ölümler arasında alt sıralarda yer almaktadır ve kanserden ölümlerin 7. en sık nedenidir (26,27). Genel olarak bakıldığında kadınların % 1-3’ünde yaşamları boyunca endometrium kanseri gelişecektir. Glikodelin, lipokalin grubundan, 28 kD molekül ağırlığında bir glikoproteindir, plasental protein 14 (PP14) olarak da bilinir (6). İmmünsüpresif ve kontraseptif özellikleri vardır. Müllerian orjinli normal dokuların yanı sıra, jinekolojik ve diğer organ tümörlerinden de salınır (6-9). Bu çalışmada, normal, hiperplazik ve malign endometrial dokularda glikodelin maddesinin salınımı ve bu maddenin endometrial neoplaziler ile ilişkisinin tespiti amaçlanmıştır. Glikodelin ile boyanma olup olmamasının, normal ve neoplazik endometrial dokuların ayrımı ve mevcut patolojinin derecesinin tespiti açısından katkı sağlayacağı ileri sürülmüştür. Endometrial hiperplaziler ve endometrial kanserlerin klinik ve patolojik özellikleriyle, glikodelin ekspresyonu arasındaki ilişkinin gösterilmesi ve böylelikle literatüre katkıda bulunulması amaçlanmıştır. Çalışma sonucunda, beklenildiği gibi, atrofik ve proliferatif endometrium dokusunda glikodelin ile boyanma olmadığı, sekretuar endometriumda ise şiddetli boyanma olduğu görülmüştür. Glikodelin ile boyanmanın, daha çok glandlarda olduğu görülmüştür. Hiperplazi grubunda ise, atipililerde daha fazla olmak üzere, bazı spesmenlerde glikodelin ile boyanmanın pozitif olduğu görülmüştür. Ancak istatisitiksel anlamlı bir fark görülmemiştir. Endometrial kanserlerde ise, glikodelin ile boyanmanın pozitif olduğu, kötü diferansiye histolojik subgruplardan ve Grade 3 karsinomlardan oluşturduğumuz tip 2 kanserlerde boyanmanın daha çok dokuda ve daha şiddetli karakterde olduğu bulunmuştur. Yine ileri evre kanserlerde, evre 1 kanserlere göre boyanmanın daha fazla olduğu bulunmuştur. Kanserli dokularda vasküler alanlarda, glikodelin pozitifliği daha fazla ve şiddetli bulunmuştur. Bu sonuç, hızlı büyüyen tümör dokularının yüksek miktarlarda glikodelin eksprese ettiği ve bu sayede, tümörün hızlı gelişimi için gerekli olan angiogenez ve hücre büyümesinin mümkün hale geldiğini ileri süren literatür kaynaklarını doğrular niteliktedir.tr
dc.language.isoturtr
dc.publisherBaşkent Üniversitesi Tıp Fakültesi
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccess
dc.subjectEndometrial Hiperplazilertr
dc.subjectEndometrium kanseritr
dc.subjectGlikodelintr
dc.titleNormal, hiperplazik ve malign endometrial dokularda glikodelin ekspresyonutr
dc.typespecialistThesistr


Bu öğenin dosyaları:

Thumbnail

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster