Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.advisorAraz, Coşkun
dc.contributor.authorKaplan, Şerife
dc.date.accessioned2018-09-11T11:50:53Z
dc.date.available2018-09-11T11:50:53Z
dc.date.issued2018
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/11727/2906
dc.description.abstractPrematüre retinopatisi (Retinopathy of Prematurity, PR), düşük doğum ağırlıklı ve erken doğan bebeklerde görülen retinal damarların anormal proliferasyonuna bağlı oluşan ve patogenezi tam olarak bilinmeyen bir hastalıktır. Yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde prematüre ve düşük doğum ağırlıklı bebeklerin mortalitesindeki azalma sonucunda PR ile daha sık karşılaşılmakta ve acil tedavi gerektirmektedir. Günümüzde kabul gören en etkin ve güvenilir tedavi yöntemi yüksek riskli eşik öncesi hastalık evresine gelindiğinde tüm avasküler retina sahalarının lazer fotokoagülasyonudur. Bu işlem genellikle genel anestezi altında ameliyathane şartlarında uygulanır. Olgularda lazer fotokoagülasyon sırasında gerekli olan anestezi uygulaması, olası artmış hayati riskler nedeniyle özellik gerektirir. Bu çalışmamızda Nisan 2003 ve Nisan 2017 tarihleri arasında PR’si bulunan ve Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Ankara Hastanesi’nde lazer fotokoagülasyon ameliyatı geçiren toplam 504 hastanın dosyaları ve ameliyat kayıtları geriye dönük olarak değerlendirildi. Çalışmaya dahil edilen 504 PR’li hastanın 290'ı (%57,5) erkek, 214'i (%42,5) kadındı. Doğum yaşları 28 ± 2 hafta, doğum ağırlıkları 1143 ± 311 gram, güncel yaşları 37 ± 4 hafta, güncel ağırlıkları 2168 ± 765 gramdı. Hastalara en sık eşlik eden komorbid hastalık RDS (Respiratuvar distres sendromu) (%72,4) idi. Hastaların çoğunluğunun (%71,8) ameliyat öncesi herhangi bir zamanda entübasyon öyküsü vardı. Preoperatif değerlendirmede Evre 3 PR en sık (%86,9) evre olarak belirlendi. Çok çok düşük doğum ağırlığı olanlarda tüm komorbid hastalıklar anlamlı olarak yüksek iken, bu hastalarda preoperatif SpO2 ve intraoperatif minimum-maksimum SpO2 değerleri diğer hastalardan anlamlı olarak daha düşük bulundu. Akciğer sorunu (RDS ve BPD) olanlarda preoperatif entübasyon anlamlı olarak fazlaydı. İntraoperatif veriler incelendiğinde, hipnotik olarak en çok ketamin kullanıldı (%91,5). Hastaların 10 tanesi ameliyata entübe gelirken 41 tanesi (%8,1) intraoperatif entübe edildi ve 16 tanesinin (%3,1) de intraoperatif LMA (laringeal maske) uygulaması ihtiyacı oldu. İntraoperatif dönemde bradikardi 7 hastada, desatürasyon 21 hastada gözlendi. Doğum yaşı, güncel yaşı ve güncel ağırlığı büyük olanlarda LMA uygulaması ihtiyacı anlamlı olarak yüksek bulundu. Yoğun bakımda toplam kalış süreleri ortalama 6,4 ± 10,0 gündü. Hastaların hem doğumdaki hem de güncel yaş ve ağırlıkları yoğun bakımda kalış süreleri ile ters orantılı olarak ilişkili bulundu. Respiratuvar distres sendromu tanısı bulunan hastalarda yoğun bakımda kalış süreleri anlamlı olarak yüksek bulundu. Hastaların ÇÇDDA’na sahip olması ya da güncel yaşının ve ağırlığının küçük olmasının ve ek sistemik hastalığa sahip olmalarının yoğun bakımda apne, CPAP ve entübasyonu anlamlı şekilde artırdığı görüldü. Hastalardan entübe edilen ve ya LMA ihtiyacı olanların yoğun bakımda CPAP ve entübasyon ihtiyacını anlamlı olarak artırmaktaydı. Sonuç olarak, lazer fotokoagülasyon yapılacak prematüre çocuklarda, çocukların doğumdaki ve işlem sırasındaki yaşları ve kilolarının küçüklüğü ile özellikle akciğerle ilgili ek sistemik hastalıklarının olması intraoperatif ve postoperatif yoğun bakım takibinde hastanın seyrinde en etkili negatif faktörler olduğu belirlendi. Retinopathy of Prematurity (ROP), characterized by abnormal proliferation of retinal vessels occurring in low-birth-weight preterm infants, is a disease whose pathogenesis has not been fully understood yet. The decreased mortality rate among low-birth-weight preterm infants in modern neonatal intensive care units has led to resurgence of ROP and it has necessitated emergency treatment of the patients. Today, the most widely accepted, effective and reliable treatment modality is laser photocoagulation especially in the regions of avascular retina in more advanced stages of the disease. This treatment is generally carried out under general anaesthesia in the operating rooms. Current data suggest that general anaesthesia during laser photocoagulation operations should be carefully and delicately performed due to the high risks which might be potentially life-threatening. In this study, the medical records of 504 patients who underwent laser photocoagulation in Baskent University Hospital between April 2003-2017 have been retrospectively evaluated. The total number of the patients with ROP was 504. There were 290 (%57,5) males, and 214 (%42,5) females who were born with gestational age 28 ± 2 weeks and 1143 ± 311 grams birth weight while their current gestational age was 37 ± 4 weeks and their current weight was 2168 ± 765 grams. Among these patients, the most common comorbidity was respiratory distress syndrome (RDS) (%72,4) and a majority of them (%71,8) got intubated before surgery due to some reason. Preoperative evaluation indicated that stage III (ROP) (%86,9) was the most common stage. A high incidence of all known comorbid conditions occurred in preterm infants with an extremely low birth weight and their preoperative SpO2 and intraoperative minimum-maximum SpO2 values were meaningfully low. Additionally, the ones with respiratory problems (RDS and BPD) needed intubation more frequently. On the other hand, based on intraoperative data, ketamine (%91, 5) was the medicine most used for intraoperative hypnosis. During the intraoperative period, it was recorded that 7 patients and 21 patients experienced bradycardia and desaturation, respectively. It has been also found that the infants with high gestational age, current age and weight needed the use of LMA more frequently.The patients’ average length of stay in an intensive care unit was 6,4 ± 10,0 days while the ones diagnosed with Respiratory Distress Syndrome stayed longer. Nevertheless, the results have underlined that there was a negative correlation between the patients’ both gestational as well as current age and weight and their length of stay in an intensive care unit. Additionally, it has been noted that the patients’ having extremely low birth weight, being still small for current age and current weight, or having systematic diseases increased the incidences of apnea, CPAP and intubation. To conclude, in premature children with laser photocoagulation, it was determined that the gestational age at birth, current age and weight during operation, and systemic diseases affecting lungs were the most effective negative factors in the course of the patient following intraoperative and postoperative intensive care.en_US
dc.language.isoturen_US
dc.publisherBaşkent Üniversitesi Tıp Fakültesi
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccessen_US
dc.subjectPrematüre retinopatisien_US
dc.titleLazer fotokoagülasyon yapılan prematüre retinopatili hastaların perioperatif anestezi yönetimien_US
dc.typespecialistThesisen_US


Bu öğenin dosyaları:

Thumbnail

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster