Avrupa kimliği inşa süreci ve Türkiye - AB ilişkileri
Özet
Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler, 1959 yılında Türkiye‟nin gerçekleştirmiş
olduğu ortaklık başvurusu ile Soğuk Savaş dönemi içerisinde başlamıştır. “Güvenlik
kaygısının” hakim olduğu bu dönemde taraflar arasındaki ilişkilerin olumlu bir çerçevede
ilerlediği görülmektedir. Ancak, Soğuk Savaş dönemi tehditlerinin ortadan kalkması ve
bütünleşme hareketi içerisinde “Avrupa kimliği” inşasının başlaması ile tarafların birbirini
tekrar tanımladığı ilişkilerin ilk dönemindeki olumlu atmosferin ortadan kalktığı
görülmektedir. Ortaya çıkan bu yeni bağlamda, Türkiye‟nin Avrupa Birliğine üyeliği
hususunda “kimlik” temelli tartışmalar gündeme gelmeye başlamıştır. Soğuk Savaş sonrası
uluslararası ortamda değişen güvenlik anlayışı ve 11 Eylül ile oluşan “İslami terör” algısı
Avrupa‟da Müslümanları ötekileştirmiştir. Sonuç olarak “kimlik” temelli tartışmalar artmış
ve bu da Türkiye ve AB arasındaki ilişkileri etkilemiştir. Buradan yola çıkarak, bu tez
çalışmasında AB içerisinde Avrupa kimliği inşası ile birlikte ortaya çıkan “kimlik” temelli
tartışmaların Türkiye - AB ilişkilerine yansımaları incelenmiştir. “Kimlik” temelli
tartışmalar Türkiye‟nin Avrupa Birliği'ne üyeliğinin önünde bir engel teşkil etse de söz
konusu bu engellerin, ilişkilerin karşılıklı olarak tekrar inşa edilmesi ile birlikte
aşılabileceği vurgulanmıştır.
The relations between Turkey and the European Economic Community started with
Turkey's membership application in the Cold War era in 1959. Throughout the Cold War
period, when security concerns were the main factors determining the nature of the
relationships, the relations between the parties had progressed in a rather positive
framework. But, after the Cold War, when threats were off the table and the process of
reconstructing the "European Identity" has started, Turkey and the EU re-identified each
other, and the previous positive framework disappeared. In this new context, identity-based
discussions have developed in relation to Turkey's possible membership. With a new
understanding of security in the international context after the Cold War, and a perception
of "Islamic terror" after the 9/11 have marginalized Muslims in Europe. As a result,
identity-based discriminatory remarks have increased and this has influenced also the
relations between the EU and Turkey. Following that, this thesis analyses the ways in
which the identity-based arguments resulting from the construction of European Identity is
reflected in the relationships between the EU and Turkey. It is highlighted that, although
the identity-based remarks provide an obstacle before the membership of Turkey, these
identity-based obstacles can be removed if the relationships are mutually reconstructed.