dc.description.abstract | İnsanlar kendilerine bir konut yapabilecekleri bilgi ve beceri düzeyine ulaşmadan,
yaşadıkları mağaraların yüzeylerine doğal pigmentler, toprak bazlı boyalarla resimler
yapmış, çevrelerindeki temel maddelerden biri olan toprağı suyla karıştırarak
şekillendirmiş, doğayı ve kendilerini rölyef ve heykellerle tasvir etmişlerdir. Zamanla
çeşitli yerel malzemeleri toprakla bir araya getirerek inşa ettikleri evlerini yine topraktaki
minerallerden elde ettikleri boyalarla renklendirmiş, hikâyelerini ve gözlemlerini
duvarlarına yansıtmış, toprakla kültürel izler bırakmışlardır. Bu izleri takip ettiğimizde,
özellikle çevre ve sağlık sorunları yaşadığımız günümüzde, sağlıklı, sürdürülebilir,
ekolojik malzeme ile tasarım ve bunu destekleyen, kökeni 1960’lara dayanan ekolojik
sanat ve estetiğinin toplumda çevre anlayışı ve duyarlılığı yaratmak adına önemi
görülmektedir. Yeniden doğal çevreye uyumlu, sürdürülebilir şekilde var olma anlayışı
günümüzde kadim malzemelerin farklı bir söylev içerisinde ön plana çıkmasına sebep
olmaktadır. Bu malzemeler, antik çağlardan itibaren insan hayatının bir parçası olsalar da
endüstriyel malzemelerin ve hızlı üretim-tüketim döngülerinin içerisinde geri planda
kalmıştır. Katkı malzemeleriyle uyumlu, zengin reçetelendirilme olanağı olan toprağın
plastik bir malzeme olarak sınırları geniştir. İnsanın toprakla yaratım ve şekillendirme
süreci, bu şekilde karşılıklı olarak çevresiyle kurduğu ilişkinin nitel ve nicel yönleri
çalışmanın sorgulama alanı kapsamındadır.
Endüstriyel yaşamda bedeninden ve beden aracılığıyla oluşan dünya algısından
uzaklaşan insanın günümüzde bedensel üretim biçimlerine dayanan zanaatlara ve yerel
malzemelere ilgisi artmaktadır. Zanaat ve sanat sınırında üretirken bedeni ve çevresiyle
ilişkilenen insanın toprağı malzemeleştirerek kültürel bir araca dönüştürmesi, estetik ve
kullanışlı bir malzeme olarak toprağın geçmişten günümüze plastik sanat ve mimari
alanlarından örnekler üzerinden sınırları, temas ettiği malzemelerle birlikte incelenmiş,
ortaya ham toprağın insanlık tarihi içerisinde bir resmi konulmuştur.
Çeşitli malzemeler arasından pişmemiş toprağın seçilme nedeni yazarın çalışma
alanları olan yerel, ekolojik malzemeler ile mimari ve toprak ile mimari resim konularıyla
ilişkili olmasıdır. Tezin Giriş ve Araştırma Hakkında bölümlerinden sonra üçüncü bölümde,
pişmemiş toprağın tarih öncesi çağlardan itibaren hikâyesi, dördüncü bölümdeyse
günümüzde sanat, tasarım, mimari ve sergilemede önemi çeşitli örnekler üzerinden
incelenmiştir. Geçmişten günümüze, günümüzden geleceğe malzeme aracılığıyla bir köprü kurulması adına çeşitli üretim biçimleri ve yeni teknolojik gelişmelerle ortaklıkları kişisel
olarak seçilen örnekler üzerinden araştırılmıştır. Bu bölüme toprak kültürüyle ilgili pratik
veya kuramsal olarak çalışan sanatçı, mimar, arkeolog ve tasarımcılarla yapılan söyleşilerle
katkıda bulunulmuştur.
Günümüzde pişmemiş killi toprağın önemi, gelişimi ve teknik potansiyelleri ortaya
konularak konunun sürdürülebilir bir gelecek için yaygınlaşması adına bir farkındalık
yaratılması istenmektedir. Değerlendirme sonucunda sosyal, kültürel ve sanatsal bağlam ve
mekânların, doğal bir malzeme olan pişmemiş toprağın duyurulması adına önemi
vurgulanmaktadır.
Before people reached the level of knowledge to build houses, they painted the
caves with earth-based materials and minerals. They depicted nature and themselves with
reliefs and sculptures by mixing earth with water. In time, they painted the walls that they
also built with earth and local materials; reflected their stories, observations on these
earthen walls, leaving cultural traces. Following these traces until today, where we are
facing environmental and health problems, together with sustainable design solutions with
natural materials; ecological art and aesthetics, whose origins date back to 1960s are
important to create environmental awareness. To be more sustainable and compatible with
nature brings up ancient materials in a different discourse today. Although being a part of
human life since ancient times, these materials’ve been pushed back in context of rapid
production-consumption cycles. Earth combines harmoniously with variety of additives
and has rich prescription feature. Thus It’s flexible as a plastic material. During the shaping
process of earth, the qualitative and quantitative aspects of the reciprocal relationship
between human, environment and material are within the scope of this thesis.
A picture of raw earth in human history, transformation of the material into an
aesthetic and useful cultural tool with its limits and possibilities, various intersections with
other materials are put forward by examining the materializing of earth through examples
from plastic arts and architecture on the border of art and craft. The reason for choosing
raw earth among various materials is its relation to the professional area of the author
which is architecture with local and ecological materials and earth wall paintings.
After Introduction and About the Research; In the third part of the study, the story
of raw earth from prehistoric times; In the fourth part of the study, the importance of raw
earth in plastic arts, design, architecture and exhibition are examined. To build a bridge
between past, present and future through the material, various production techniques and
partnerships with new technologies are explored through various examples. Contribution to
this section is made through interviews with artists, architects, archaeologists, designers
who practically or theoretically work with raw earth.
By putting forth the importance, development and technical potentials of raw earth,
It is intended to raise awareness to spread the subject for a sustainable future. As a result, the importance of social, cultural and artistic contexts and spaces like museums for the
notice of raw earth are emphasized. | en_US |