dc.description.abstract | Bu tez, 11 Eylül sonrası dönemde NATO’nun güvenlik algısının değişimi ve bu değişimin
üye ülkelerden Türkiye Cumhuriyeti güvenliğine olan etkilerine odaklanmaktadır. Tez
kapsamında öncelikle dönemsel olarak değişim gösteren güvenlik kavramı ile güvenliğin
realizm perspektifinden nasıl anlaşıldığının kavramsal çerçevesi tartışılmaktadır.
Müteakiben, NATO’nun özellikle 11 Eylül sonrası dönemde geçirdiği dönüşüm ve güvenlik
algısındaki değişiklikler tarihsel olarak incelenmiştir. Tezin odağını Türkiye
Cumhuriyeti’nin güvenlik algısındaki değişim oluşturduğu için öncelikle tarihsel olarak
Türk güvenlik algısı incelenmiş, sonrasında güvenlik algısında değişim olup olmadığını
tespit etmek amacıyla 2001 sonrasındaki Milli Güvenlik Kurulu basın bildirileri ile söz
konusu tarih aralığındaki hükümet programları incelenmiştir. Yapılan araştırmada
NATO’nun Türkiye Cumhuriyeti güvenlik mimarisinde önemli bir sütun oluşturduğu tespit
edilmiştir. Yine de NATO ile Türkiye Cumhuriyeti arasında tüm konularda mutabık
kalındığını ifade etmek güçtür. Nitekim, Türkiye Cumhuriyeti’nin gerek bulunduğu
coğrafya gerek Osmanlı İmparatorluğu’ndan alınan tarihi sorunları olduğu ve bu sorunlarla
mücadele etmek için NATO desteği olmadan da çaba sarf ettiği görülmektedir. Bu konuların
başında önemli bir güvenlik sorunu olan terörizm gelmektedir. Diğer kemikleşmiş sorun ise
Yunanistan ile yaşanan Ege ve Akdeniz kaynaklı sorunlardır. Özellikle 2014 yılında
Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı sonrası Türkiye, NATO tarafından tekrar tehdit olarak görülmeye başlayan Rusya ile ikili bir ilişki geliştirmektedir. Bunun en önemli sebepleri
Rusya’nın tarihi olarak aynı coğrafyada olmasının yanı sıra Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine
yaptığı sınır ötesi harekâtlarda Rusya hava sahasını kullanması, Rusya’dan alınan S-400
hava savunma sistemleri ve Mersin’de yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin
Rusya tarafından yapılması olduğu ifade edilebilir. Sonuç olarak, Türkiye tarihsel olarak bir
taraftan NATO’nun güvenlik şemsiyesinden faydalanırken, diğer taraftan da kendi ulusal
çıkarlarını korumak adına zaman zaman NATO ile ters düşmektedir. Özetle Türkiye’nin dış
politikasını NATO ile paralel olarak yürütmeye çalıştığı fakat ulusal çıkarları doğrultusunda
gerektiğinde NATO’nun sorgulayan bir üyesi olduğu öne sürülebilir.
This study examines the change in NATO’s security perception in the post-September 11
period and its effects on the security of the Republic of Turkey.
First of all, the conceptual framework of security and security, which gained a wide
dimension after 1990, was studied from the perspective of realism. Subsequently, the
transformation of NATO in the same period and the changes in the perception of security
were examined. Then, in order to make sense of the change in the security perception of the
Republic of Turkey, first the Turkish security perception was examined historically, and then
the decisions of the National Security Council and the Government Programs of the ruling
party were examined in order to compare them. In the research, it has been understood that
NATO constitutes an important pillar in the security architecture of the Republic of Turkey.
However, it cannot be said that there is an agreement between NATO and the Republic of
Turkey on all issues. It is seen that the Republic of Turkey has both geographical problems
and historical problems taken from the Ottoman Empire, and it has made efforts to combat
these problems without NATO support. At the forefront of these issues is the problem of
terrorism, which is a national security problem, and separatism. Another entrenched problem
is the Aegean and Mediterranean-based problems with Greece. Both problems have
historical roots. Especially after the annexation of Crimea by Russia in 2014, Turkey has
been developing a special bilateral relationship with Russia, which has again been seen as a threat by NATO. It can be said that the most important reasons for this are Russia's
historically being in the same geography, Turkey's use of Russian airspace in its cross-border
operations to the north of Syria, acqusition of Russian S-400 missiles, and Turkey's first
Nuclear Power Plant, which is under construction in Mersin, is being built by Russia. In
short, while Turkey benefits from NATO's security umbrella, it sometimes contradicts
NATO in order to protect its own national interests. For example, Turkey did not support to
the NATO membership of Sweden and Finland on the grounds that they supported terrorism.
In summary, it can be said that Turkey is trying to carry out its foreign policy in parallel with
NATO, but it is a questioning member of NATO in line with its national interests. | en_US |