Pompa destekli atan kalpte yapılan koroner bypass ameliyatlarının, akut böbrek hasarı gelişmesi açısından, konvansiyonel yöntemle yapılan koroner bypass ameliyatları ile karşılaştırılması
Özet
Kardiopulmoner bypass’ın (KPB) gelişimi ile kalp cerrahisinde önemli aşamalar kaydedilmiştir. Fakat KPB beraberinde birçok yan etkiyi de getirmiştir. Bunların en önemlilerden biri de, renal fonksiyonlar üzerine olan etkisidir. Renal fonksiyonların korunması amacı ile konvansiyonel KPB (KABG)’a alternatif olan farklı cerrahi teknikler de kullanılmıştır. Bu teknikler içinde en çok kullanılanlar, pompa desteksiz atan kalpte yapılan koroner bypass amliyatları ve pompa destekli atan kalpte (PDAK) yapılan bypass ameliyatlarıdır. Biz çalışmamızda, KABG ile KPB süresinin daha kısa olduğu PDAK tekniğini, olgularda postoperatif dönemde akut böbrek hasarı (ABH) ve akut böbrek yetmezliğinin (ABY) gelişimi açısından karşılaştırdık.
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı tarafından 2012-2013 yılları arasında, koroner arter hastalığı nedeniyle izole koroner bypass ameliyatı yapılan olgular içerisinde, konvansiyonel yöntem ile yapılan 77 tane koroner bypass ameliyatı (KABG) ve pompa destekli atan kalpte yapılan 76 tane koroner bypass ameliyatı (PDAK) uygulanan, 121 erkek ve 32 kadın toplam 153 olgu çalışmaya dahil edildi. Bu olguların verileri retrospektif olarak incelendi.
Çalışmaya alınan tüm olgulara ekokardiyografi, karotis arter renkli doppler, solunum fonksiyon testi, tam kan sayımı, karaciğer enzimleri (AST, ALT), böbrek fonksiyon testleri (BUN, kreatinin), elektrolitler (Na, K+, Ca+2), kanama profili değerleri gibi rutin preoperatif tetkikler uygulandı.. Postoperatif yoğun bakım ve servis takibinde preoperatif ve postoperatif ejeksiyon fraksiyonları, günlük böbrek fonksiyonları (BUN, Kreatinin) ve saatlik idrar çıkışları kayıt edildi.
Olguların, ameliyat verileri (kardiopulmoner bypass süresi, aort klemp süresi, koroner bypass sayısı) kayıt edildi. Ayrıca olguların yoğun bakım süresinde aldığı inotropik destekler, ventilatörde kalma süreleri, yoğun bakım ve hastanede kalma süreleri, replase edilen kan ve kan ürünleri, ilk 24 saatlik drenajları kayıt edildi.
Olguların, koroner arter hastalığına eşlik eden hipertansiyon, diabetes mellitus, hiperlipidemi, kronik obstruktif akciğer hastalığı, kronik böbrek yetmezliği, kompanse böbrek hastalığı, periferik arter hastalığı, daha önce perikardın açıldığı durumlar ve bunların
iii
dışında ek bir hastalığa sahip olup olmadıkları sorgulandı. Bu tetkik ve muayene verileri ile olguların Euroscore (European System for Cardiac Operative Risk Evaluation) puanı hesaplanarak olguların risk skoru bulundu.
Olguların preoperatif ve postoperatif serum kreatinin değerleri KDİNGO kriterlerine göre değerlendirildi. Yapılan değerlendirilme sonucunda her iki grupta akut böbrek hasarı (ABH) gelişen ve akut böbrek hasarı sonrası dializ ihtiyacı (Akut böbrek yetmezliği (ABY)) gelişen olgular tespit edildi.
Ayrıca PDAK ve KABG gruplarındaki olgular preoperatif serum kreatinin değerlerine göre serum kreatinini (sKr) 1 mg/dl’nın altında olan ve 1-1,3 mg/dl arasında olan olgular da iki grup arasında ayrı ayrı incelendi.Biz, PDAK tekniğinde, postoperatif yoğun bakım ve servis sürecinde daha az sıklık ile akut böbrek hasarı geliştiğine inanmaktayız