Kolon adenokarsinomalarında anjiogenezis ve prostat-spesifik membran antijen (psma) ekspresyonunun prognostik faktörler ile olan ilişkisi
Abstract
Anti-anjiogenik tedaviye yönelik birçok çalısmanın yapıldığı ve anjiogenezisin kötü
prognostik parametre olduğu kabul edilmekle birlikte bu alanda halen kapsamlı çalısmalara
ihtiyaç vardır. Bu amaçla biz çalısmamızda kolon adenokarsinomlarında anjiogenezisi
etkilediğini düsündüğümüz makrofaj infiltrasyonu, “vascular endothelial growth factor”
(VEGF) ve “prostate-specific membrane antigen” (PSMA) ekspresyonu gibi faktörleri
inceledik ve bu parametreleri kolorektal karsinomların klasik kabul edilmis prognostik
parametreleri ile olan iliskisini arastırdık.
Çalısmamıza, 1995-2005 yılları arasında tanı almıs, düzenli takibi olan 100 kolorektal
adenokarsinom olgusu dahil edildi. Olguların tüm biyopsileri yeniden değerlendirilerek
gradelendi ve evrelendi. Lenf nodu metastaz varlığı ve sayısı belirlendi. Vasküler -
perinöral invazyon ve hastaların dosyaları uzak metastaz, hayatta kalma süresi ve
hastalıktan ölüm açısından incelendi. Yüz olgudan seçilen örneklere ortalama damar
sayısını belirlemek için CD34, ayrıca VEGF ve PSMA antikorları ile
immünohistokimyasal boyama yapıldı. Tüm parametreler birbiri ile karsılastırıldı.
H&E boyalı kesitler ve klinik veriler değerlendirildiğinde tümör diferansiasyonu, evresi,
vasküler – perinöral invazyon , lenf nodu metastaz varlığı ve sayısı ile istatistiksel olarak
anlamlı iliski bulunmustur. Ancak bu parametrelerin hiçbiri ile hastalıktan ölüm arasında
anlamlı iliski saptanmamıstır. Tümör çapının hiçbir prognostik parametre ile anlamlı
iliskisi yoktur. Evre ve grade hariç, tüm bu parametreler ile ortalama damar sayısı arasında
istatistiksel anlamlı iliski saptanmıstır. Tümöral ve endotelyal VEGF ve PSMA
ekspresyonlarının ortalama damar sayısı ile pozitif korelasyon gösterdiği izlenmis olup
CD68 yoğunluğunun da ortalama damar sayısı ile birlikte arttığı izlenmistir. Tümöral ve
endotelyal VEGF ve PSMA’nın vasküler invazyon, lenf nodu metastaz varlığı ve sayısı,
uzak metastaz ve hastalıktan ölüm ile pozitif korelasyon gösterdiği saptanmıstır. Evre ile
sadece damar - vasküler endotelyal “growth” faktör (D-VEGF)’nin anlamlı iliskisi vardır.
Perinöral invazyon ile hem D-VEGF, hem tümör – vasküler endotelyal “growth” faktör (TVEGF)
anlamlı iliski göstermistir.
Sonuç olarak; kolorektal adenokarsinomlarda tümörün evresi ve grade’i önemli prognostik
parametrelerden biri olmakla birlikte vasküler-perinöral invazyon, lenf nodu metastaz
varlığı ile sayısının uzun dönem prognozu belirlemede daha etkili olduğu izlendi. Ortalama
damar sayısının tüm parametrelerden bağımsız olarak önemli bir prognostik parametre ve
kuvvetli anjiogenik faktörler olan VEGF ve PSMA ekspresyonları ile paralellik gösterdiği
saptandı. Ayrıca artan makrofaj infiltrasyonu ile damar sayısının arttığı dikkati çekti. Bu
bulgular bize ilerde planlanan anti-anjiogenik tedavi planında tümör içindeki damar
proliferasyonunun engellenmesinde üzerinde düsünülmesi gereken önemli faktörlerin
basında VEGF ve PSMA ekspresyonlarının engellenmesi ve makrofaj infiltrasyonunun bu
alanda önlenmesi olduğunu düsündürdü.