Huzursuz bacak sendromu olan kadınlarda hormonal değişikliklerin hastalık şiddeti, uyku ve yaşam kalitesi üzerine etkisi
Özet
Doğurganlık dönemindeki gebe olmayan kadınlarda Huzursuz bacak sendromu ( HBS )
sıklığını ortaya koymak ve kadınlarda oluşan hormonal değişikliklerin, semptom şiddeti, uyku
ve yaşam kalitesi üzerine etkisini saptamak amaçlandı.
Çalışmaya katılma konusunda onayı alınmış, dışlama ölçütlerini karşılamayan, 381 gönüllü
kadından oluşan gruba, yüz yüze görüşmeyle demografik değerlendirme formu doldurtuldu.
Bu gruba Uluslararası HBS Çalışma Grubu ( UHBSÇG ) tarafından oluşturulan HBS tanı
kriterleri soruldu. Demografik değerlendirme formu verilen ve HBS tanı kriterleri sorgulanan
381 kişilik bu gruptan 54 kişi HBS tanı kriterlerini karşılıyordu. Tanı kriterlerini karşılayan
hastalara çalışma hakkında bilgi verildi ve onayı alınan 48 hasta çalışmaya dahil edildi.
Çalışmaya katılanlara hasta değerlendirme formu doldurtuldu. Menstrual siklusun 3. 13. ve
23. günlerinde hastalara yüzyüze görüşmeyle Uluslar arası HBS şiddet skalası formu
doldurtuldu. Hastaların bir aylık menstrual siklus boyunca uyku kalitesini ve yaşam kalitesini
değerlendirmek için, hastalara Pittsburgh uyku kalitesi indeksi ( PUKİ ) ve Kısa Form- 36
( KF-36 ) anket formu doldurtuldu. Çalışmaya katılan hastaların 44 tanesi kan vermeyi kabul
etti. Kan vermeyi kabul edenlerde, sekonder HBS nedenlerini dışlamak için serum Tiroid
Uyarıcı Hormon ( TSH ), Hemoglobin, Ferritin ve Demir düzeylerine bakıldı. Bu hastaların
hormon düzeyine bakmak için adetlerinin 3. 13. ve 23. günlerinde kan alındı.
Çalışmanın sunucunda, menopoz öncesi dönemde hastalığın oldukça sık görüldüğünü,
ancak hormon düzeylerinin hastalık şiddetine etkisinin olmadığını gördük. Medeni durum,
adet düzeni, adet süresi, düşük sayısı ve çocuk sayısı açısından hasta ve kontrol grubu
arasında fark olmadığını gördük.
Çalışmamızda mens dönemindeki kadınlarda hastalığın, menstrüel siklusun özellikle
hangi evresini etkilediğini araştırdık. Luteal evrede hastalığın daha şiddetli olduğunu
gördük.
Ayrıca uyuşma, yanma, kramp gibi duyusal semptomların ve periyodik bacak
hareketlerinin uyku üzerine belirgin etkisinin olduğunu gördük.
Çalışmamızda HBS şiddetiyle, uyku ve yaşam kalitesi arasında ilişki vardı. HBS şiddet
düzeyi yüksek olanlarda uyku kalitesinin daha kötü olduğunu gördük.
KF-36 komponentlerinden fiziksel fonksiyon, fiziksel rol güçlüğü, vitalite ve ağrı ortalaması
yüksek olanların uyku kalitesi daha iyi bulundu.
Şiddet düzeyinden en çok etkilenen KF-36 komponentlerinin, fiziksel fonksiyon, fiziksel rol
güçlüğü ve ağrı olduğunu gördük. KF-36 komponentlerinden sosyal fonksiyonunun ise
hastalık şiddetiyle ilişkisinin olmadığını gördük.
Hormon düzeylerinin de bazı yaşam kalitesi ölçeklerini değiştirdiğini gösterdik. Özellikle
progesteronun fiziksel fonksiyon skorlarını etkilediğini gördük. Ancak menopoz sonrası
döneme ait yapılan çalışmaların aksine, Estradiol düzeyinin yaşam kalitesi ölçeklerini
etkilemediğini gördük.
HBS semptomlarının başlamasından beri geçen süreyle yaşam kalitesi ölçekleri arasında
anlamlı bir ilişki olmadığını gördük.
Background and purpose: Restless legs syndrome ( RLS ), a common sensory-motor
disorder especially in women, has a wide range of severity from merely annoying to affecting
sleep and quality of life. Previous epidemiological studies, have failed to determine the
influence of severity of RLS to menstrual cycle in women of reproductive age. We aimed to
determine influences of hormones to menstrual cycle and to severity of disease.
Objective and Methods: A total of 381 volunteered women ( aged 14-53 years ) were
interviewed using validated diagnostic questions to determine the presence and frequency of
disease. Volunteers were asked questions regarding demographic characteristics. 54 women
fullfilled the RLS criteria and completed the International RLS Severity Scale ( IRLSSS ) and
questionnaire about reproductive behaviour, RLS history and perception of RLS symptom
severity during the period of menstrual cycle. Quality of life was assessed using the Short
Form-36 Health Survey ( SF-36 ) that contains 8 subscales. Subjective sleep quality was
evaluated using the Pittsburgh Sleep Quality İndex. ( PSQI ) Blood measurements were
performed during follicular phase, preovulatory phase and luteal phase. We also tested blood
hormone levels. ( Estradiol, Progesteron, Thyroid Stimulating Hormone ( TSH ), İron,
Ferritin, Hemoglobin )
Results: Of 381 women surveyed, % 14,2 were screened positively for RLS. Frequency of
RLS was high among women in reproductive ages. Severity of RLS symptoms were not
correlated with hormone levels. We found no association of RLS with educational level,
smoking, marital status and number of parity. But, occupation, alcohol intake and caffeine
consumption were significantly associated with RLS. Perceived RLS severity was increased
significantly in luteal phase rather than preovulatory and follicular phases. Evidence for
certain RLS symptoms like periodic leg movements and sensorial complaints were associated
with decreased sleep quality. The severity of RLS symptoms affects sleep quality. Sleep
deprivation has important impact on quality of life; for example, such patients have lower
physical function, less vitality, bodily pain and physical role scores. The severity of RLS
symptoms affect especially physical function, physical role and pain scores rather than social
function scores. Correlation analysis revealed a correlation between SF-36 scores and
hormone levels but Estradiol. Duration of RLS symptoms do not correlated with quality of
life.
Conclusion: RLS is a common disease in the general population, affecting women in
reproductive ages more often than post-menopausal ages. Female hormonal changes do not
correlate with severity of RLS symptoms. Perceived RLS severity was increased significantly
in luteal phase but not in preovulatory and follicular phases. RLS is a common disorder which
has an important impact on the health and quality of life of patients, with the main
consequences being sleep disorders. Duration of RLS symptoms does not correlated with
quality of life. Correlation analysis revealed a correlation between SF-36 scores and hormone
levels. But estradiol level does not affect SF-36 scores in reproductive ages as it does in
post-menopausal ages.