A nietzschean reading of cormac mccarthy’s blood meridian or the evening redness in the west and the road
Özet
Through his career, as an appreciated American Southern writer, Cormac McCarthy has written on issues such as necrophilia, incest and violence by creating gothic atmospheres and employing grotesque elements to disrupt the norms of the world and the society. Some critics also assure that some of McCarthy’s works are the critique of contemporary agendas of the time in which the works were written. While Blood Meridian, Or the Evening Redness in the West (1985), which is indeed a western novel set in the mid-1800s, can be read as a critique on America’s capitalist and expansionist policy against communist Vietnam, McCarthy’s recent novel The Road (2006) is considered as a signifier of the crisis of climate change. This thesis offers a Nietzschean reading of the two novels mentioned above, mainly based upon Nietzsche’s idea of eternal return, by emphasizing the implicit connection between them. According to Nietzsche, time moves in a circular shape in which everything repeats itself eternally. This philosophy opposes religious doctrines which construct all their norms on a linear time line. The concept of a linear time line serves religions’ reward and punishment notions because owing to time’s horizontal movement, man can be held responsible for his actions in the past and be rewarded or punished in the future. However, in Nietzsche’s circular time, the past is also a point in the future, while the future has already occurred in the past. Taking Nietzsche’s philosophy into consideration, in Blood Meridian, McCarthy does not only criticize the violence the U.S. committed, but also reveals that war and destruction are ever-present in human history and they will always prevail. The cauterized world of The Road is the consequence of the violent acts which man performed to rule the world in Blood Meridian. In both novels, the representation of the ambivalent nature of existence that depends on creation as well as destruction is based on Nietzsche’s idea of eternal return. By emphasizing the ambivalent nature of the eternal return in history, McCarthy portrays humankind simultaneously entrapped and liberated within the cycle of life.
Takdir edilen Amerikalı Güneyli yazarlarından biri olan Cormac McCarthy, kariyeri boyunca, dünyanın ve toplumun normlarını bozmak adına gotik atmosferler yaratarak ve grotesk unsurlar kullanarak, nekrofili, ensest ve şiddet gibi konular üzerine eserler yazmıştır. Bazı eleştirmenler, McCarthy'nin bazı eserlerinin, yazıldıkları dönemin çağdaş gündemlerinin eleştirisi olduğunu da iddia etmektedir. Aslında Western bir roman olan ve 1800'lerin ortalarında geçen Blood Meridian, Or the Evening Redness in the West (1985), Amerika'nın komünist Vietnam'a karşı kapitalist ve yayılmacı politikasına bir eleştiri olarak okunabilirken, McCarthy'nin son romanı The Road (2006), iklim değişikliği krizinin bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Çalışmaları yakından incelendiğinde, daha yerel meselelerle ve karakterlerinin iç dünyalarıyla derinlemesine ilgilenen çoğu Amerikalı Güneyli yazarın aksine, McCarthy'nin Güneyli köklerini ve tarzını normları daha küresel ölçekte yıkmak için kullandığı sonucuna varılabilmektedir. Bu tez, aralarındaki üstü kapalı bağlantıyı vurgulayarak, yukarıda bahsedilen iki romanın esas olarak Nietzsche’nin ebedi dönüş fikrine dayanan Nietzsche ışığında bir incelemesini sunmaktadır. Nietzsche'ye göre zaman, her şeyin sonsuza kadar kendini tekrarladığı dairesel bir şekil içinde hareket eder. Bu felsefe, tüm normlarını doğrusal bir zaman çizgisi üzerinde inşa eden dini öğretilere karşı çıkar. Doğrusal bir zaman çizgisi kavramı dinlerin ödül ve ceza kavramlarına hizmet eder çünkü zamanın yatay hareketi sayesinde, insan geçmişteki eylemlerinden sorumlu tutulabilir ve gelecekte ödüllendirilebilir veya cezalandırılabilir. Bununla birlikte, Nietzsche’nin döngüsel zamanında, geçmiş de gelecekte bir noktadır, oysa gelecek zaten geçmişte gerçekleşmiştir. Nietzsche’nin felsefesini dikkate alarak, Blood Meridian’da McCarthy, yalnızca ABD’nin işlediği şiddeti eleştirmekle kalmamakta, aynı zamanda savaş ve yıkımın insanlık tarihinde her zaman var olduğunu ve her zaman galip geleceğini ortaya koymaktadır. The Road’un yerle bir olmuş dünyası Blood Meridian’da insanın dünyayı yönetmek adına gerçekleştirdiği şiddet eylemlerinin sonucudur. Her iki romanda da, varoluşun yıkıma olduğu kadar yaratıma da bağlı olan kararsız doğasının temsili, Nietzsche’nin ebedi dönüş fikrine dayanmaktadır. McCarthy, tarihteki ebedi dönüşün karasız doğasını vurgulayarak, aynı anda yaşam döngüsü içinde hem hapsolmuş hem de özgürleşmiş insanlığı tasvir etmektedir.