Robert Schumann’ın dichterlıebe (şair aşkı) şarkı dizisinin şair, besteci ve yorumcu açısından incelenmesi
Abstract
18. ve 19. yüzyılın belli başlı Lied bestecilerinin birbirinden değerli yapıtlarının, ses
sanatçıları ve eşlik eden piyanistler tarafından yorumlanması konusu belli sanatsal seviyeye
ulaşmış memleketlerde büyük önem taşımaktadır. Lied, söz ve müziğin birleşip birlikte
harmanlanarak bir bütüne ulaşması sonucu var olmaktadır. Şairlerin dizeleri bestecinin ruh haline
etki eder, besteci bu sözleri müziğe döker, ortaya Lied çıkar. Bu yeterli değildir elbette. Tüm bu
yoğun duygularla bezenmiş çalışmanın kulaklara ulaşması, dünyamızda tınlaması gerekmektedir.
Bunu gerçekleştirecek olanda şarkıcı / sanatçıdır. Önce çalışır, sözleri ve müziği öğrenir. Sanılanın
aksine bu yeterli değildir. Sanatçı, dizelerdeki anlamı çözmeli, şairin söylemek istediklerini
kavramalı, biraz da olsa bestecinin bu sözleri nasıl bir duyguyla müziğe döktüğünü keşfetmeye
çalışmalıdır. Şair ve besteci bütünleşmesinin edebi, duygusal ve müzikal yönü çözüldükten sonra
sıra şarkıcının yorumundadır; müziklendirilmiş dizeleri karşısında duygularının nasıl etkilenmekte
olduğunu, dizeleri nasıl yorumlayıp karşısındaki dinleyiciye nasıl aktarmayı düşündüğünü iyi
planlaması gerekmektedir. İlk aşamada ozan dizeleriyle bir şeyler anlatmak istemiş, sonra besteci
yazılanları kendi duygu dünyasında değerlendirip müziğe aktarmıştır. Bu süreç sonunda ortaya
çıkan yeni yapıtın bambaşka biri, yani yorumlayan sanatçı veya sanatçılar tarafından sunuluşu son
aşamadır. İşte böyle bir gelişmede duyguların yanı sıra edebi ve müzikal anlayışların da buluşmasını
ve çarpışmasını izleriz. Çünkü sözler okuyanda yaptığı etkiye göre bazı farklı duyguları
çağrıştırmaya neden olabildiği gibi müzik de kendi içinde temposu ve iniş çıkışlarıyla farklı
değerlendirilebilir. Bu nedenle sunum önem kazanır. Sanatçı kaliteden ödün vermeden kendi
duygularını da katarak yorum yapabilmek için sözleri edebi açıdan doğru değerlendirebilmeli,
müziği özgün yapısını bozmadan özgür bir anlayışla sunabilmelidir. Parçalar kısadır ve yoğun
konsantrasyon gerektirir. Tüm bunlara şarkıcıların babası olarak anılan Manuel Garcia'nın şu
sözlerini de eklemek gerekiyor, "Ancak gerçek bir müzisyen iyi şarkıcı olabilir”. İşte bu bağlamda
rahatlıkla tekrarlayabiliriz: Gerçek müzisyen, gerçek yorumcu yalnızca notaları doğru tınlatan,
müzik kurallarını harfiyen uygulayan değil, notaların aralarında yerleşmiş olan duyguyu keşfedip
sunabilendir (Sabar, 2013).
The interpretation of the valuable works from the major Lied composers in the 18th and
19th centuries by artists and accompanying pianists holds a great importance in countries that have
attained a certain level of artistic development. Lied exists as a result of the merging and blending
of words and music. The poets' lines influence the composer's mood; the composer brings these
words to music, and the Lied emerges. The work, embellished with all of these intense emotions,
must reach the ears and resonate in our world. The one who will realize this is the singer / artist.
The artist first studies and learns the lyrics as well as the music. Contrary to popular belief, this is
not enough. The artist must decipher the meaning of the lines, grasp what the poet wants to say,
and try to discover a little bit of how the composer put these words into music. After the poet and
composer's literary, emotional, and musical aspects have been concluded, it is the singer's turn to
interpret; the singer must plan how their emotions are affected by the musical lines, how they
interpret the lines, and how they intend to convey them to the audience.The poet wants to tell a
story with their verses at first, and then the composer evaluates what was written in their emotional
world and transfers it to music. The final stage is the presentation of the new work that emerges at
the end of this process by someone entirely different, such as the interpreter or artist. We can see
the meeting and clashing of these literary and musical understandings, as well as emotions, in such
a creation. Because words can evoke a variety of emotions depending on the effect they have on
the reader, and music, with its tempo and ups and downs, can be evaluated in a variety of ways.
Therefore, presentation becomes very important. The artist must be able to correctly evaluate the
lyrics in terms of literature and present the music with a free understanding, without compromising
its original structure, in order to interpret by adding their own emotions without sacrificing quality.
The pieces are short and require intense concentration.To all of this, we should add the words of
Manuel Garcia, who is known as the father of singers, "Only a real musician can be a good singer".
In this context, we can easily repeat: A true musician, a true performer, is not just one who correctly
resonates the notes and strictly follows the rules of music, he is the one who can discover and
present the emotion hidden between the notes.