Yetişkin bireylerde hastalık kaygısının akdeniz diyetine uyum ve yeme tutum davranışları üzerine etkisi
Abstract
Bu çalışma, yetişkinlerde hastalık kaygısının Akdeniz diyetine uyum ve yeme tutum davranışları üzerine etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Bu araştırma, Mayıs 2021 – Temmuz 2021 tarihleri arasında Ankara'da yaşayan çalışmaya katılmaya gönüllü 18-64 yaş arası 204 (64 erkek, 140 kadın) yetişkin birey ile Google formlar üzerinden çevrim içi anket yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Ankette bireylerin kişisel bilgileri, beslenme ve uyku alışkanlıklarına dair sorular sorulmuştur. Akdeniz diyetlerine uyumlarını ölçmek için Akdeniz Diyetine Bağlılık Ölçeği (MEDAS), hastalık kaygısını belirlemek için Kısa sağlık kaygısı envanteri (KSKE) ve yeme tutum davranışlarını incelemek için Yeme Tutum Testi-26 (YTT-26) kullanılmıştır. Bu çalışmaya katılan 204 bireyin yaşları 18 – 64 arası olup ortalama yaş 36.7 ± 11.56 yıl bulunmuştur. Katılımcıların 140‘ı kadın, 64’ü erkek bireylerden oluşmaktadır. Bireylerin boyları ortalama 167.2±9.41 cm ve vücut ağırlıkları ortalama 71.4±15.31 kg'dır. Beden Kütle İndeksi (BKİ) ortalama 21.27±4.01 kg/m² bulunmuştur. Bireylerin Akdeniz diyetine bağlılık ölçeği (MEDAS) puanları toplamı 1 ila 10 arasında olup ortalama puan 5.2±1.72 bulunmuştur. Akdeniz diyetine (AD) kabul edilebilir uyumu olan 46 kişi bulunmaktadır. AD kabul edilebilir uyumu olan bireylerin 3’ünün lise ve lise altı mezunu, 36’sının üniversite mezunu ve 7’sinin lisansüstü mezunu olduğu görülmüştür. Öğrenim durumu ile MEDAS puanı sonuçları arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p<0.05). AD kabul edilebilir uyumu olan bireylerin 41’i öğün atlamakta ve büyük oranı %75.6’sı öğle yemeğini atlamaktadır. Kalan bireylerin %14.6’sı kahvaltıyı, %9.8’i akşam yemeğini atlamaktadır. AD uyumlu olmayan bireylerden 150'si öğün atlamakta olup %53.3’ü öğle, %39.3’ü kahvaltı ve %7.3’ü akşam yemeğini atlıyordu. Ana öğün atlama ile MEDAS puanı sonuçları arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Yeme tutum testi-26 (YTT-26) toplam puanları 1 ile 73 arasında olup ortalama puan 18.2±14.48 olduğu görülmüştür. 20 puanın altında olup normal yeme davranışı gösteren 128 (%62.7) kişi ve 20 ve üstü puana sahip anormal yeme davranışı olan 76 (%37.3) kişi bulunmaktadır. YTT-26 ölçeğinden 20 ve üzeri puan alan bireylerin en büyük yüzdesi, %43.3 ile 25-34 yaş arası yetişkinlerden oluşmaktadır. Yeme bozukluğu olan bireylerin yaş gruplarına göre dağılımı incelendiğinde ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur (p<0.05) Anormal yeme davranışı olan bireyler uyku sürelerine göre karşılaştırıldıklarında yarısının (%50), normal yeme davranışı olan bireylerin ise % 64.8'inin 7 saatten az uyuduğu görülmüştür. Normal yeme davranışı gözlenen bireylerde 7 saatten az uyuyanların daha yüksek orana sahip olması anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Toplam kısa sağlık kaygısı envanteri (KSKE) puanı 0 ile 39 arasında değişirken ortalama puan 14.8±6.81’dır. Sağlıklı (15 altı puan alan) 107 (%52.5) kişi, sadece yüksek sağlık kaygısı olan grupta (15-17 puan arası) 31 (%15.2) kişi, Hipokondriyal grupta (18 puan ve üzeri alan) ise 66 (%32.4) kişi bulunmaktadır. Hastalık kaygısı olmayan bireylerin %56.1'inin kadın, hipokondriyal bireylerin ise %80.3’ünün kadın olduğu görülmektedir. Cinsiyete göre KSKE puanları karşılaştırıldığında bu ilişki istatistiksel açıdan önemli bulunmuştur (p<0.05). Sağlıklı bireylerin %18.7'sinde ve hipokondriyal bireylerin %37.9'unda en az bir tane tanısı konmuş hastalığı bulunmaktadır. Hastalığın var olması ile KSKE puanları arasındaki ilişkinin istatistiksel açıdan anlamlı olduğu saptanmıştır (p<0.05). Bireylerin KSKE puanları ile yaşları arasında anlamlı negatif ilişki bulunmuştur (r=-0.185) (p<0.05). KSKE ile YTT-26 arasında anlamlı pozitif ilişki olduğu görülmektedir (r=0.236) (p<0.05). Bireylerde hipokondriyazis görülmesinde cinsiyetin ve YTT-26 puanlarının etkisi önemli bulunmuştur (p<0.05). Kadınlarda erkeklere göre hipokondriyazis riski 2.247 kat daha yüksek görülmüştür. Anormal yeme davranışı olanlarda hipokondriyazis riski 2.964 kat yüksek bulunmuştur. Akdeniz diyetine bağlılık ölçeği (MEDAS) sonuçları ile diğer iki ölçek arasında negatif yönlü bir ilişki görülmektedir ama bu ilişki istatistiksel olarak anlamlı bulunmamaktadır (r=-0.003) (p>0.05). Sonuç olarak bu çalışma, hastalık kaygısının Akdeniz diyetine uyum ve yeme davranışı üzerine ilişkisini inceleyen öncü çalışmadır. Hastalık kaygısının ile Akdeniz diyetine uyum arasında ilişki bulunamamıştır. Akdeniz diyetinin anksiyete üzerindeki olumlu etkisi bulunduğu için bu alanda da daha fazla çalışma yapılması önerilmektedir. Hastalık kaygısı ile yeme tutum davranışı arasında anlamlı pozitif bir ilişki bulunmuştur. Fakat hipokondriyazis ile yeme bozuklukları arasındaki net ilişki için daha fazla araştırma yapılmalıdır.
This study was conducted to examine the effect of illness anxiety on adherence to the Mediterranean diet and eating attitude behaviors in adults. This research was carried out with 204 (64 male, 140 female) adult individuals aged 18-64 who volunteered to participate in the study, living in Ankara between May 2021 and July 2021, using the online survey method over Google forms. In the questionnaire, questions were asked about the personal information, nutrition and sleep habits of the individuals. The Mediterranean Diet Adherence Scale (MEDAS) was used to measure their adherence to Mediterranean diets, the Short Health Anxiety Inventory (SHAI) to determine illness anxiety and the Eating Attitude Test-26 (YTT-26) was used to examine eating attitude behaviors. The ages of 204 individuals participating in this study were between 18 and 64 years and the mean age was 36.7 ± 11.56 years. The average height of the subjects is 167.2 ± 9.41 cm and their average body weight is 71.4 ± 15.31 kg. Body mass index (BMI) was found to be 21.2 7± 4.01 kg/m² on average. The sum of the MEDAS scores ranged from 1 to 10, and the mean score was 5.2 ± 1.72. There were 46 subjects with acceptable adherence to the Mediterranean diet (MD). It was found that 3 of the individuals with acceptable adherence to the MD had a high school diploma, 36 had a college degree, and 7 had a postgraduate degree. A significant correlation was found between educational status and MEDAS score results (p<0.05). Of the individuals who have acceptable adherence to the MD, 41 skip meals, and a large proportion of 75.6% skip lunch. 14.6% of the remaining individuals skip breakfast and 9.8% skip dinner. Of those not compatible with MD, 150 skipped meals, 53.3% skipped lunch, 39.3% skipped breakfast, and 7.3% skipped dinner. The correlation between skipping the main meal and the MEDAS scores was statistically significant (p <0.05). The total scores of the Eating Attitude Test-26 (YTT-26) ranged from 1 to 73, and the mean score was 18.2±14.48. There are 128 (62.7%) individuals with a score of less than 20 and normal eating behavior and 76 (37.3%) individuals with a score of 20 or more and abnormal eating behavior. The largest percentage of individuals scoring 20 and above on the YTT-26 scale consisted of adults aged 25-34 years (43.3%). When the distribution of individuals with eating disorders by age group was examined, it was found that the correlation was statistically significant (p<0.05). When comparing by sleep duration of individuals with abnormal eating behaviors, half (50%) and 64.8% of individuals with normal eating behaviors slept less than 7 hours. It was found that individuals with normal eating behaviors had a higher rate of sleeping less than 7 hours (p<0.05). The total score of the Short Health Anxiety Inventory (SHAI) ranged from 0 to 39, with a mean of 14.8±6.81. There were 107 (52.5%) healthy individuals (with less than 15 points), 31 (15.2%) only in the group with severe health anxiety (between 15-17 points), 66 (32.4%) in the group with hypochondria (with 18 points or more). It can be seen that 56.1% of the individuals without health anxiety are women, while 80.3% of the hypochondriacal individuals are women. When SHAI scores were compared by gender, this correlation was found to be statistically significant (p<0.05). 18.7% of individuals in the healthy group and 37.9% of hypochondriacal individuals have at least one diagnosed disease. The correlation between the presence of the disease and SHAI scores was found to be statistically significant (p<0.05). A significant negative correlation was found between the SHAI scores of the individuals and their age (r=-0.185) (p<0.05). There is a significant positive correlation between SHAI and EAT -26 (r=0.236) (p<0.05). The effects of gender and EAT-26 scores were found to be significant in the occurrence of hypochondriasis in individuals (p<0.05). The risk of hypochondriasis in women was 2.247 times higher than in men. The risk of hypochondriasis was found to be 2.964 times higher in those with abnormal eating behavior. There is a negative correlation between MEDAS scores and the other two scales, but this correlation was not statistically significant (r=-0.003) (p>0.05). In conclusion, this study is a pioneer study investigating the relationship between disease anxiety and Mediterranean diet adherence and eating behavior. No relationship was found between disease anxiety and adherence to the MD. Since the MD has a positive effect on anxiety, further studies are recommended in this area as well. A significant positive correlation was found between illness anxiety and eating behaviors. However, more research is needed to establish a clear relationship between hypochondria and eating disorders.