Romantik ilişkiler bağlamında bilişsel çarpıtmalar ve reddedilme duyarlılığı arasındaki ilişkide bilinçli farkındalığın aracı rolü
Özet
Bu araştırmada reddedilme duyarlılığı ile bilişsel çarpıtmaların ilişkisinde bilinçli farkındalığın aracı rolü incelenmiştir. Araştırmaya 246 kadın ve 176 erkek olmak üzere toplam 421 kişi katılmıştır. Çalışmada belirtilen değişkenleri ölçmek amacıyla katılımcılara Demografik Bilgi Formu, Reddedilme Duyarlılığı Ölçeği, Bilinçli Farkındalık Ölçeği ve Bilisşel Çarpıtmalar Ölçeği uygulanmıştır. Yapılan analizler sonucunda bilişsel çarpıtmalar ile reddedilme duyarlılığı arasında pozitif yönlü ve düşük düzeyde bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bilinçli farkındalık ve reddedilme duyarlılığı arasındaki ilişkiye bakıldığında, negatif yönde ve orta düzeyde bir ilişki olduğu görülmüş ve bilinçli farkındalık ve bilişsel çarpıtmalar arasındaki ilişkinin de negatif yönde ve orta düzeyde olduğu saptanmıştır. Yapılan çalışma daha önce konuyla ilgili yapılmış başka bir çalışma olmaması açısından özgün bir çalışma olmakta ve literatüre katkısı açısından da önem göstermektedir. Ancak bu değişkenler ile yapılmış başka benzer bir çalışma olmaması sebebiyle karşılaştırma ihtimali bulunmamaktadır. Bu da bu değişkenlerin birlikte değerlendirileceği başka araştırmaların da yapılmasının literatüre katkı sağlaması amacıyla gerekliliğini göstermektedir.
In this study, the mediating role of mindfulness in the relationship between rejection sensitivity and cognitive distortions was researched. 421 people joined this research and 246 of them were women and 176 of them were men. Demographic Information Form, Rejection Sensitivity Scale, Mindful Attention Awareness Scale and Cognitive Distortion Scale were applied to the participants in order to measure the variables mentioned in this study. As a result of the analysis, there is a positive and low-level relationship between cognitive distortions and rejection sensitivity. When the relationship between mindfulness and rejection sensitivity was examined, it was seen that there was a negative and intermediate relationship, and the relationship between mindfulness and cognitive distortions was found to be negative and intermediate. We can say that; this study is original because there are not too much researches about this topic. In addition to this, this study’s results can contribute to the literature. However, there is no other similar studies conducted with these variables, there is no possibility of comparison. This situation shows that it is necessary to study other researches’ in which these variables will be evaluated together in order to contribute to the literature.