Arabuluculuk eğitimlerinde eğitmen tutum ve görüşlerine yönelik bir araştırma: Türkiye Barolar Birliği Modeli
Özet
Günümüzde teknolojik gelişmelere paralel olarak kişilerarası iletişim hızla artmış ve bu
yoğun iletişim süreci birçok uyuşmazlığın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ticari
ilişkilerin gelişmesi ve artan rekabet karşısında yetersiz kalan hukuk sistemleri, adalet
etkinliğinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve toplumsal barışın sağlanması adına farklı
arayışlara yönelerek alternatif çözümler üretmeye başlamıştır.
Her toplum kendi sosyal norm ve değerleri çerçevesinde çatışmaların çözümünü adına
çalışmalar yapmaktadır. Küresel ekonomilerin gelişmesi ile kişiler arasındaki soyut mesafe
kalkmış, dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan sorun tüm toplumları etkiler hale gelmiştir.
Nitekim, birçok ülkenin yapmış olduğu araştırmalar sonucunda ortak bir anlayış oluşmuş ve
uyuşmazlıklara alternatif olarak arabuluculuk yöntemi geliştirilmiştir.
Türk hukuk sisteminde de dünyadaki gelişmeleri takiben 2013 yılında 6325 sayılı “Hukuk
Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu” kabul edilmiştir. Kanunun 20.maddesinin
öngördüğü şarta göre, arabulucu olabilmek için hukuk fakültesi mezunu ve en az beş yıllık
mesleki deneyime sahip olmak gerekmektedir. Ancak arabulucu olarak göreve başlamadan
önce adaylar bir eğitime tabi tutulmaktadırlar. Eğitim sonrasında yazılı ve uygulamalı
sınavlardan başarılı olabilmeleri halinde arabuluculuk görevlerini yerine getirmeleri
beklenmektedir.
Temelinde iletişimin kilit faktör olduğu arabuluculuk sisteminin başarılı bir şekilde
yürütülmesi arabuluculuk yapacak kişilerin nitelikli eğitim almasına bağlı olarak
gelişmektedir. Bu kapsamda Türkiye’de iletişim alanında arabuluculuk eğitimlerine ilişkin
yüksek lisan ve doktora düzeyinde bir çalışma yapılmadığı görülmektedir. Bundan hareketle
bir ilk olarak arabuluculuk eğitimlerine ilişkin çalışma yapılmıştır.
Çalışmanın temel amacı, daha etkin arabuluculuk hizmeti verilmesi amacına yönelik
gerçekleştirilen arabuluculuk eğitimlerinin var olan durumunun geliştirilmesi ve
zenginleştirilmesinde ortaya çıkabilecek seçenekleri eğitmen tutum ve görüşlerinden
yararlanarak değerlendirmektir.Çalışmanın birinci bölümünde arabuluculuk sisteminin genel çerçevesi başlığı altında,
arabuluculuk sürecinin içeriği ve işlevleri, uluslararası arabuluculuk modelleri ve
Türkiye’deki arabuluculuk uygulaması kanunda belirlenen esaslara göre ele alınmıştır.
İkinci bölümde arabuluculuk eğitimlerinin uluslararası örnekleri ve Türkiye’deki mevcut
arabuluculuk eğitim sistemi iletişim kavramı ile ilişkilendirilerek irdelenmiştir. Son
bölümde ise Türkiye Barolar Birliği çatısında eğitim veren eğitmenlerin arabuluculuk
eğitimleri hakkında tutum ve görüşlerine yönelik bir araştırma yapılmıştır.
Bu çalışma, nitel araştırma tekniği kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Veri toplama tekniği
olarak görüşme yöntemi uygulanmıştır. Kalıtımcılarla yapılan yarı yapılandırılmış açık-uçlu
görüşmeler sonucunda elde edilen veriler değerlendirilerek yorumlanmıştır.
Today, interpersonal communication has increased rapidly in parallel with technological
developments. This intensive process of communication has led to the emergence of many
disputes. Inadequate legal systems in the face of increased competition and development of
trade relations, has focused on different paths and began to produce alternative solutions in
order to conduct justice in a healthy way and to establish social peace.
Every society works to solve the resolutions of conflicts within the framework of their social
norm and values. But the abstract distance between people has been removed with the effects
of globalization, and problems that occur in any part of the world has started to affect all
societies. A common understanding has evolved based on the results of research conducted
by many countries and a mediation method has been developed as an alternative in dispute
resolution.
Following the developments in the world, "Mediation in Legal Disputes Act" Numbered
6325, was adopted in the Turkish legal system in 2013. According to the conditions
stipulated by Article 20 of the Law, in order to become a mediator, one has to be a graduate
from law school and must have at least five years of professional experience. But before
starting to serve as a mediator, candidates are subjected to a training. If they succeed in the
written and practical exam after the training, they are expected to fulfill their duty as a
mediator.
Successful development of the mediation system, with communication as a key factor in its
basis, happens due to mediators receiving a quality education. In this context, it can be seen
that there are no studies related to mediation training in the field of communications in
Turkey. From this point, the first study on mediation trainings has been conducted.The main objective of the study is to evaluate the options that may arise during the
improvement and enrichment of the existing situation of the performed mediation training
for providing more effective mediation services, by benefiting from instructor attitudes and
opinions.In the first part of the study, under the title of the general framework of the mediation system,
the contents and functions of the mediation process, international mediation models and
application of mediation in Turkey and functions are addressed according to the principles
set out in law. In the second part, international best practices of mediation trainings and
existing mediation training system in Turkey is examined with relation to the concept of
communication. In the last part, a research is made about the attitudes and opinions of
instructors teaching under to roof of the Bar Association of Turkey about the mediation
trainings.
This study was conducted using qualitative research techniques. Interviews were
administered as data collection techniques. Data obtained from the semi-structured openended
interviews made with participants were evaluated and interpreted.